Gözün göremediği yerde kulağın işi devralması bazen kaçınılmaz olur. Özellikle su altı gibi karanlık ve yoğun ortamlarda… İşte bu yüzden sonar teknolojisi ortaya çıktı. İsmini İngilizce “Sound Navigation and Ranging” (sesle yön bulma ve mesafe ölçme) ifadesinden alan sistem, basitçe söylemek gerekirse sesle yolunu bulan bir teknoloji.
Sonar Nasıl İşler
Bir ses dalgası düşünün. Gönderiliyor, suyun içinde ilerliyor ve bir şeye çarpıp geri dönüyor. Bu geri dönen sesin süresi ya da yankısı ölçülerek, sesin çarptığı yerin ne kadar uzakta olduğu bulunuyor. İşin temelinde bu var. Ama uygulamada çok daha karmaşık ve hassas sistemlerle çalışıyor. Özellikle günümüzde bu cihazlar, çok hassas detaylar verebilecek kadar gelişmiş durumda.
Aktif ve Pasif Sonar İki Yöntem
Kullanım biçimine göre sonar sistemleri ikiye ayrılıyor.
-
Aktif sonar, çevreye ses gönderiyor, geri dönen yankıyı dinliyor. Bu sayede cismin uzaklığını ve konumunu öğrenebiliyorlar.
-
Pasif sonar ise sessiz çalışıyor. Sadece dinliyor. Örneğin bir denizaltı motoru çalışırken çıkan sesi bu sistemler yakalayabiliyor. Bu yüzden pasif sonar, sessizliği bozmamak gereken durumlar için daha uygun.
Nerelerde Kullanılıyor
Sonar deyince çoğu kişinin aklına denizaltılar geliyor, ama aslında kullanım alanı oldukça geniş
-
Gemiler, denizin altındaki engellerden kaçınmak için kullanıyor.
-
Balıkçılar, balık sürülerini yerini tespit etmekte sonar sistemlerinden faydalanıyor.
-
Bilim insanları, deniz tabanının haritasını çıkarırken bu teknolojiye başvuruyor.
-
Kurtarma ekipleri, denize düşen uçak ya da gemi enkazlarını bulmak için sonar sinyallerine güveniyor.
-
Altyapı şirketleri, denizin altındaki kabloların ya da boru hatlarının yerini sonar ile tespit edebiliyor.
Yani sadece askeri değil, sivil ve bilimsel birçok alanda iş görüyor.
Kısaca Tarihi
Bu fikir aslında oldukça eski. Hatta 1400’lü yıllarda Leonardo da Vinci, bir geminin sesini suya batırılan tüple dinlemeye çalışmış. Fakat gerçek anlamda sonar teknolojisinin gelişimi, 1900’lerin başlarına, özellikle I. Dünya Savaşı’na denk geliyor. O zamanlar denizaltılar büyük tehdit olarak görülüyordu ve onları tespit edebilmek için ilk sonar sistemleri geliştirildi. Zamanla bu sistemler iyice gelişti, II. Dünya Savaşı’nda daha da yaygınlaştı.
Neden Bu Kadar Önemli
Su altında görüş neredeyse yok gibidir. Işık suyun içinde çok ilerleyemez ama ses yayılır. Hatta sudaki sesin yayılma hızı, havadakinden çok daha fazladır. Bu yüzden sonar gibi sistemler, su altı keşiflerinde adeta vazgeçilmez hâle gelmiştir. Hem askeri hem de sivil alanda birçok kritik görevde bu teknoloji kullanılıyor.
Son Söz
Sonar sistemleri, insanın görmediği yerde duyularını genişletmesini sağlayan etkileyici bir buluş. Bugün okyanus araştırmalarından balıkçılığa kadar birçok alanda hayatı kolaylaştırıyor. Ve muhtemelen daha da gelişerek, su altı dünyasını daha iyi anlamamıza yardımcı olmaya devam edecek.