Çin’in Tiangong Uzay İstasyonu’nda yapılan araştırmalarda, Dünya’da daha önce görülmemiş özelliklere sahip yeni bir bakteri türü keşfedildi! Bu yeni bakteri türünün adı ise Niallia tiangongensis. Bu yeni bakteri türü uzayda mikrobiyal yaşamın evrimini ve astronot sağlığına olası etkilerini anlamak açısından oldukça önemli.
Çin’e Ait Uzay İstasyonunda Yeni Bir Bakteri Türü Keşfedildi!
Bu tür, daha önce patojenik olduğu düşünülen Niallia circulans’ın yakın kuzeni ve uzay istasyonundaki bir kabinden 2023'te alınan örneklerde tespit edildi. Bacillus türleri gibi bu bakteriler de, hayatta kalmak için temel kimyasal yapılarını dayanıklı sporlar içine saklayabiliyor, bu yeni tür o kadar dayanıklı ki gezegenimizin yüzlerce kilometre üzerindeki zorlu çevre koşullarında hayatta kalabiliyor. Ancak Niallia tiangongensis’in bu özellikleri uzayda mı evrimleştirdiği yoksa bu şekilde mi geldiği henüz net değil.
Yeni Türün Benzersiz Bir Yeteneği Var
Keşfedilen bu yeni türün genetik analizine göre, azot ve karbon kaynağı olarak jelatini parçalayabilme gibi benzersiz bir yeteneği var. Bu özellik, zorlu koşullarda koruyucu biyofilm tabakası oluşturarak hayatta kalmasına olanak tanıyor. Öte yandan, kuzenlerinin kullanabildiği diğer enerji dolu maddeleri kullanma yetisini kaybetmiş görünüyor. Bu durum yalnızca Niallia türlerinin çeşitliliğini değil, aynı zamanda bazı mikroorganizmaların uzaydaki yaşam alanlarına ne kadar kolay adapte olabildiğini de gösteriyor.
Astronotlar İçin Riskli mi?
Bu türlerin henüz sağlık riski oluşturup oluşturmadığı belli olmamakla birlikte N. circulans’ın bağışıklığı baskılanmış bireylerde sepsise neden olabildiği biliniyor ve bu durum, N. tiangongensis için de potansiyel bir tehdit olabileceğini düşündürüyor.
Bu bakteriler, normalde steril kabul edilen ortamlarda bile hayatta kalabiliyor. Dolayısıyla, bakterilerin uzayda nasıl bir adaptasyon geçirdiği ve nasıl hayatta kaldığını anlamak, ilerideki Ay ve ötesindeki insanlı görevler için gerçekten büyük önem taşıyor. Şimdilik Bu direncin, DNA onarımı ve toksik maddelere karşı dirençle ilişkili genlerle bağlantılı olduğu düşünülüyor.